25 Nisan 2010 Pazar

21.01.2010/ Duty Free Kafasi





Iskenderun'dan Cilvegözü sinir kapisina normalde arabayla 2 saat sürüyor yol. Biz 5,5 saat gittik. Saatte 5 km hizla. Neredeyse tüm yol boyunca yagmur yagdi. Bu da benim hic isime gelmedi, ama yapacak bir sey yok.

O kadar yavas gidiyorduk ki muhtemelen birileri bizi jandarmaya ihbar etti. Oli önde biz arkada ilerlerken birden askeri bir arac belirdi ve bizi durdurdu. Ellerinde tüfeklerle bir düzine asker aractan inerken, bir an kendimi herseyin boka sardigi o noktada gördüm ve en sevimli gülümsemi takindim. Durumu anlattik. Gayet sakinlerdi, operasyona gideceklerini o yüzden kamerayi bir süre kapatmamiz gerektigini söylediler ve gülerek araca bindiler. Bir saat sonra bu sefer daha kalabalik bir askeri topluluk tarafindan durdurulduk. Oyaladilar bizi biraz, kimlikleri filan aldilar. Sonra da saldilar. Giderken, bizi ilk durduran grubu gördüm. Tarlaya yayilmislardi. Operasyonun ne üzerine oldugunu cok merak ettim.

Neyse, sinira yetisemedik bugün. Reyhanli denen kücük bir kasabada kalacagiz. Sinirda olmasinin getirdigi bir sey mi yoksa yurdumun gidip görmedigim köselerindeki kasabalar hep böyle mi oluyor bilmiyorum ama cok kuvvetli bir Yusuf Atilgan hissi vardi, bir miktar da Kafka. Orada biraz yasayip bir Yusuf Atilgan romani yazmak istedi canim.

Reyhanli'da doviz burosu yok. Suriye Poundu (kisaca suri diyorlar) almak icin kuyumcuya gidiyorsunuz. Yani guzelce kaziklaniyorsunuz. Suri'nizi buyuksehirden aliniz.

Otele yerlestikten sonra hayatimda gördügüm en ciddi adamla tanistim. Otelin sahibi, eski belediye baskani. Bizi gezdirmeye götürdü. Yüzünde en ufak bir mimik olmadan Reyhanli'nin yapay gölünü, yaptirmaktan dolayi gurur duydugu yapay selaleyi, agac görünümlü beton banklari, ailenin yaptirdigi camiyi filan anlatti. Ingiltere'deki bir kasabayla kardes kasabaymis Reyhanli, onu anlatti. Bir an bile gülümsemeden. Biz de takdirle izledik bu sovu.

Ertesi gün sonunda sinirdan gecmek üzere yola ciktik. Oli tek basina gitmek istedi. Ben de atladim taksiye kendi basima. Simdi farkediyorum da bir hayli heyecanlanmisim aslinda. Ilk defa bir dogu ülkesine kiz basina gidiyor olmak, orada konusulan dili bilmiyor olmak, hafiften gergin bir adrenalin türü. Taksi soförü, Arap Arap'la kendi dilinde anlasamazken sen nasil anlasacaksin bunlarla, diye sorarken neyle karsi karsiya kalacagimi hic anlamamisim. Cahil cesareti böyle bir sey olsa gerek.

En azindan yagmur yagmuyordu. Mavi gökyüzü, pofuduk bulut kümeleri, yol boyunca agaclar vardi. Sonra tek renk kasabalar girdi kadraja. Sari köycükler. Artik Suriye'desiniz demek bu iste.

Ve bir de uzun zamandan beri gördüğüm ilk gökkuşağı :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder